Ah ki Sevgilim! | Hayati Memat
Savurdum ruhumu şehre. Gençliğin matemini döktüğü sokaklarda, Son sevgilimi arayan bendim. Akibet korkusu muhkem tüm gözlerde. Memurların aylık telaşı yön veriyor tüm kaldırımlara. Akislerin yansıdığı taşlarda görünen yine Solgun ve kırışık yorgun alınlar. Mektep yollarında düşlediğim asırlık hayaller vardı. Bir hayalet gibi geçerken insanların yanından, Kimse bilmezdi içimde yangınlaşan düşlerimi. Yürürken ufka bakmayı en saklı marifet sandım. Geride bıraktığım yollar Beni nefretle fırlatırdı uzandığım menzile. Aradım. Beni varlığımdan soyutlayacak kadar esrarlı, Benliğimi geri teslim verecek kadar gerçek bir sevgiliyi. Ne mümkün fakat. Şehirde sessiz savaşlar vardı. Ve kızlar şehvetlerini püskürtürdü yüzlerime. Ruhuma bilenmekten uzak Çirkin tertipler keserdi yollarımı. Bir dönüş noktasında Yahut bir sokak dönemecinde Karşıma dikilmiş Endamlı putlar vardı. Buudlarından kavrayarak Ucuna sap yapacak, Bir baltaya Adadım gençliğimi yıllarca. Balta boynunda mıydı, Ayak altında mı putların? Anladım. Tek nefeste beklemek bunca karşılığı, Hakikati bana sunacak şu cevheri İncitmeye yeterdi de Artardı bile. O cevher anneannemin dualarında saklı. Gecenin sabahla, karanlığın aydınlıkla Alışkanlık hatrına her fırsatta öpüştüğü bir zamanda, Söyle sevgilim Nerden bilecektim ki Senin beni ya karanlık ya aydınlıkta beklediğini. Ben doğuş yahut batışlara meftun Yılgın gayretimle Hep geçişlerde aradım seni. Şehirler ve kitaplar imkan vermezdi buluşmamıza. Çünkü çağ berraklığa müsaade etmezken hiç Kitaplar kafa karıştırmayı maharet sayıyordu ayrıca. Anlaşılmak için kaleme alınan kitapların yerini, Gönül ve akıl bulandırmak için, Ortalara fırlatılmış tuğlalar aldı şimdi. Tröstlerin hayatlara rapteylediği yoksulluk... Inan ki sevgilim biz Uyanmaya çok da meraklı Hem de hiç değiliz. Bütün bunlar olurken ben mektep yollarındaydım, Sistem eleştirileri, makale okumaları, kitap tahlilleri ve bop bol sövgü. Evet sözün bittiği yerde bazen sövmek başlardı. Bütün çaba, bütün çabalar Eskimiş ya, Bir kitabeyi yeniden uyandırmak içindi. Susuyordu herkes. Yazık ve heyhat, bana düşmüşmüş Yumruğumu sıkışlamak. Gençtim ve genç. Ve kavga sanki çözümüydü tüm sorunların. E sevgilim peki sen, Ya sen neredeydin. Hani duracaktın arkamda, kayasını ve tozunu Sarsılmaz bir başak bereketinden alan, Lavlardan soğuma taş bileğinle, Sen sevgilim Ah ki neredeydin. Köylerde kocakarı imanlı teyzeler, Ve Şehirde bol makyajlı, tırnakları uzun, İhtiyarlar, evet onlar da, Bak bizi bekliyorlar. Sigara tüttürdüğüm sularda gençler var. Gözleri parlak, bakışları hedefe odaklı. Sen hiç uğramamış olduğun için buralara, Bilmezsin o bakışları sen. Gençler yangınlarını aşkta ve kavgada, Sırasıyla arsızca ve cesurca dindirdiler hep. Tırnağı çekiç altında yanlışlıkla gürzlenmiş parmağı, Şefkatle öpmekten mahrum patron, Ve devrilmiş grev masası önünde, Kol kuvvetiyle var olma savaşı vermiş, Sahiplerini bekleyen işçi. Sahiplerini yani bizi. Biz... Yani kavruk yürekli dostlarını. Memurları hatırladın mı sevgilim, Gözleri kaldırımlarda olanlar. Ve onlar da Bizi bekliyorlar.